Müşteri, bağımsız çalışandan neden nefret eder ?
Hızlı, titiz, iletilen notları dikkate alan ve günün her anı çalıştığı projeyle meşgul bağımsız çalışan mısınız? Peki o halde neden müşteriniz size bu kadar kızgın ve hoşnutsuz?
Gerçek şu ki; sizin ne kadar verimli çalıştığınızı ve yeteneklerinizi bilemez! Sadece işinin kolayca halledilmesini ister! Sıkı çalışarak işini berbat etmemeniz gereken ve sorumluluğunuzu gösterebileceğiniz asıl patron müşteridir. Akılda tutmanız gereken en önemli hususta onun sizden daha zeki olduğudur! Proje yapımı anlamsız güç çekişmesine dönerse; bir ihtimal proje bundan etkilenmeyebilir ama sizi "aşağılık biri" olarak algılamasını engellemez!
Sürekli verimli olunamaz.
Mağara insanları mağaralarından ayrılacakları zaman zar zor elde ettikleri yiyecekleri ya banyoda bir kazığa saplar ya da bağırsaktan yapılmış bir sicimle boyunlarında taşırlardı. Neyse ki dijital notlar sayesinde dosyalar dolusu kağıtları ne boynumuzda taşımak ne de masamızın üzerinde bir kazığa saplamak zorunda değiliz.
Ben dağınık bir çocuktum ancak o kadar ıvır-zıvırın arasında ev ödevimi veya saç tokamı şıp diye buluverirdim. Ebeveynlerim sürekli odamı düzenlerdi. Bense yaratıcılıkla meşgul olurdum. Bana sürekli temiz bir masanın profesyönel bir tutum ve iyi bir yetenek olduğunu söylerlerdi.
Temizlik ve masamın dağınıklığı devam ediyor; bu tertipli bir çalışan olarak algılanmamı önleyebilir ancak yaratıcılık gerektiren projelerde yeteneklerimi göstermemi engelleyemez.
Masanız beyninizden farklıdır.
İlk yöneticim, beceriksiz yöneticiyle iletişime girme, bütçe hazırlama, proje için grup kurma konularında ya her gün 4 saat daha fazla çalışmamı ya da daha iyi bir yöntem bulmamı istedi. Bu konuda dosya klasörleri benim gizli silahım oldu.
Gerçekten çok basit! Yeni proje-yeni klasör. Üstüne proje adını yaz, içine başlanıç tarihi, projeyi veren, iletişim bilgileri, teslim tarihi ve ön kabullerle ilgili ayrıntıları koy, iş tamam! Dosya içeriğine; yaratıcı grubun özeti girdiğinde, projeyle ilgili elektronik posta eklendiğinde, faturalar, servisler, kopyalar, projenin değişik türevleri konulduğunda yöneticim çıldırırdı.
Bu klasörü yönetmek benim yeteneğim. Bu klasörde aradığını bulamamış, sıkılmış hatta kaybolmuş yöneticim benden yardım isterse aradığını şıp diye buluveririm; "neon aydınlatmalı, portakal zeminli parlak mavi harfli içeriğe sahip elektronik posta" işte burada! O her klasörüme "Lanetin kitabı" adını verir ve her birine cilt numarası atardı. Çalıştığım tüm büyük şirketlerde aynı tepkiyle karşılaştım. Belli insanlarda bu klasör korku kaynağı idi. Evet, bilhassa bazı gerizekalılar için!
Amacım, klasörü imge olarak kullanıp kimseyi utandırmak değildir. Projeyi ilgilendiren tüm verileri biraraya toplamaktır. Klasörü etraflıca inceleyen biri, bütçeyi, gecikmeleri, vs. bir bakışta görebilir, proje hakkında fikir sahibi olabilir. Herkesi memnun edemezsiniz, o halde neden mecazları kullanarak diğerlerine bilgi iletmeyesiniz?
Biz dağınık insanlar, düzenlilere göre daha fazla şüpheli sıfatı mı taşıyoruz?
İtiraf edeyim ki; ister kurumsal ister bağımsız çalışan olun her daim arkanızı kollamak zorundasınız. Düzenli olarak bir projenin gidişatını kontrol etmek; elektronik posta kolleksiyonerliği değil projenin tamamlanmasının şartıdır!
Hatalı bir harcama, proje bütçesini aşmanıza ve hatta kapı önüne konmanıza sebep olur. O halde sizin için önemli olan ne? İşinize sahip çıkmak mı? Yoksa sizi katletmeye niyetli yöneticinin mermilerine birkaç gönüllüyü kurban etmek mi? Bir çok düzgün insanda endişe bozukluğu (anksiyete-obsessive compulsive disorder) mevcuttur. Onlar için endişe sebebi olabiliriz zira genellikle şüpheci, paranoyak, gergin ve temizlik takıntılı olabilirler. Oysa düzenli olmamız her şeyi değiştirir. Düzenli olmak, verimli olabilmek için iyi bir seçimdir. Çıkacak ufak aksilikler karşısında kendinizi paralamanızı, duygusal uçlara gitmenizi engeller.
Forbes dergisinde yayınlanan "Dağınık masaya danışma tehlikeleri" başlıklı makalede Adecco firması İnsan kaynakları yöneticisi Jennie Dede şöyle diyor; Açık ofis ortamında çalışıyorsanız, insanlar sizin çalışma alanınızı görüp hakkınızda yargıda bulunur. Şayet dağınıksanız;
"Sizin gerçek hayatta pasaklı olduğunuzu düşünürler."
Burada yaratıcı insanlar hakkında konuşuyoruz. Onları sadece muhasebeci ya da katip gibi değerlendirmek haksızlık olur. Bir çok Alman araştırmacı; "masası dağınık çalışanların diğer çalışanlara "çok daha açık ve net düşünmede" liderlik edebileceğini" söylüyor.
Araştırmacılar dağınık masalar ve karmakarışık mağazalar kullanarak birbirleri ile bağlantılı bir çok deney yaptılar. Dağınık masaya sahip çalışanların keşmekeş ortamlarda, ellerindeki işleri daha da kolay çözümlediklerini gözlemlediler.
Görsel ve zihinsel dağınıklık kişiyi daha dikkatli çok daha net düşünmeye zorlar.
Albert Einstein ve Ronald Dahl gibi ünlü bilim adamlarının da masalarının dağınıklığı meşhurdur.
Dağınık masa, pasaklı gibi görünsede sahibinin yaratıcılığını tetikleyebilir veya verimli çalışmasını sağlayabilir.
Yaratıcılığın merkezi Google bize dağınıklık ve yaratıcılık hakkında değerli bir ders verdi. Google çalışanlarının yaratıcılık ve kaşifliğini canlı tutmak için;
2001 yılında Google eski başkanı Eric Schmidt ofiste bir karmaşa gördü. Tesislerden sorumlu George Salah'ı arayarak "ortalıktaki ıvır zıvırı temizlemesini" istedi.
Salah, ertesi gün kurucu ortak ve yeni başkan Larry Page'ten "Odasındaki ıvır zıvırın nerede olduğunu ve acilen geri istediğini ileten" bir elektronik posta aldı. Salah da henüz çöpleri dökmediğini acilen her şeyi eski haline getirebileceğini iletti.
Farkında olmadan yapılan eyleme karşı Page'in tepkisi Schmidt'e Google kültürünün temelini oluşturma fırsatı verdi. Dağınıklığı Google'un yaşam tarzı haline dönüştürdü ve çalışanların masalarını diledikleri gibi kullanmalarına öncülük etti. Dağınıklığın çalışanları daha yaratıcı yaptığına inanıyor.
Problem şu; esas olan dağınıklık görüntüsü mü yoksa düzenli olabilme becerisi mi? Tabii ki düzenli olabilmek özellikle de işin içindeki diğer insanların yanlışlarını tespit edebilmek için gerekli.
Diğer problem; yaratıcı insanların görünüşünün para ihtiyacı olmayan ve ödeme yapılmayacak kadar budala, aptal, salak insanlar sürüsü olduğumuzun zannedilmesi. Hatta öyle ki bir şirketin bütün yaratıcılık gerektiren işleri bizim tarafımızdan bedavaya halledileceği inancı yaygındır!
Masam asla tertemiz değildir. Yaptığım işlerden kalan ıvır-zıvırla doludur. Çocukken sahip olduğum dosya dolabımdaki karmaşa içinde aradığımı kısa sürede bulduğum gibi, masamda da aradığımı şıp diye buluveririm ve hiç bir şeyi kaybetmem.
İnsanların dosyalarıma karşı derin şüphe duymalarına zerre kadar şaşırmıyorum. Akıl okumamı engellemek için başlarına teneke şapka geçirmiş gizemli hafiye gibiler.
Bağımsız çalışan olmama rağmen; ofis ortamında, projede yer alan diğerleri ile takım oyunu oynamak zorundayım.
Müşteriler iş ister, doğru mu?
Şimdiki zamanlarda, dijital Google Drive ve benzeri iş sistemleri fiziksel dosyaların ve bunların çalınmasının yerini almıştır. Ancak ben hala bütün dosyalarımı dijital ortamda tutuyorum ve bu dosyalar sonsuza kadar orda kalıyor. Bu serbest çalışanların müşterilerilerinin projelerini izlemeleri için mükemmel bir yol gibi gözüküyor. "Oh,tam bir değişim için extra ücret ödediğini hatırlamıyormusun?" Bing!. İşte Email yoluyla aldığınız kopya bu olacaktır. Müşterilerin bir çoğu pek çok iş arkadaşı gibi aynı tepkiyi verecektir. Dijital makbuz ve kanıtlardan korkacaklardır. Kontratlar, emailler, versiyon üstüne versiyon eklenen artan maliyet tabloları bu dizaynın maliyetli olduğunun güçlü birer hatırlatıcısıdır. Peki bir serbest çalışan organizasyon için ne yapabilir, yapsa bile hala profesyönel bir proje kontrolünde kalırmı? Eğer skala değeri düşmeye başlarsa ne olur, veya müşteri 1.000 dolar kadar değer kaybı olduğunda omuz silktiğinde? Uyumlu ilişkiler için basamaklar vardır.
Bunların Hepsi Güç Gösterisi
Etkili bir serbest çalışan her zaman müşteriden korkar. Onlar her zaman kısa otobüslerdeki en zeki çocuk olmak isterler. Para, kurallar ve ilerlemede kontrolde her zaman tek olmak isterler. Ne yazık ki sadece daha ve daha fazlasını daha azı için isterler. Organize olduğunuzu gösterdiğinizde ve her anlaşılamayan için bir cevabınız olduğunda, her bilinmeyeni uydurduğunuz zaman kibar olduğunuz için müşteri kontolü kaybettiğini düşünecektir. Ayrıca müşteriler iddalı tiplerden hoşlanmazlar. Yakınlarda katıdığım bir kokteyl partisinde.bazı insanlar yeni işleri ve bu işler için websitesi ve sosyal medya hesapları açmaları gerektiğinden bahsediyordu. Kız arkadaşım ona benim global müşteriler için bu tarz işler yaptığımı söyledi ve doğal olarak sayın bay bana bir onur bahşederek onun websitesi ve sosyal medya ağlarını ücretsiz olarak yapmamı teklf etti. Benim "Tabiki" diye cevap verip o ve onun gibi zengin şirket sahibi insanlar için bir sürü işi ücretsiz yapacağımı sanıyordu. Gülümsedim ve ona ne işler yaptığımı anlattım daha sonra başımı sallayarak ona ücretsiz olarak çalışmadığımı söyledim. "Pekala" dedi kızgın bir ses tonuyla ve ekledi "Demekki sen böyle büyük bir fırsatı tepecek kadar aptal birisin." diyerek odadan hızlı bir şekilde ayrıldı.
Daha Fazla Kontrol veya daha Az ?
Müşteri ilişkilerinin iki extream tarafı vardır. Lokal Dizayn stüdyosunda, hesap menejeri müşteri hassasiyeti hakkında konuştu. Müşterinin her adımda haberdar edilmesine bende katılıyorum.Ben genelde bunu e-mail raporlarıyla yapıyorum ayrıca. Uygun olduğunda,değişiklikler yapıldığında, saatler harcandığında ve diğer başka faturalar yapıldığında müşteri harcalamaların nereden yapıldığını görür. Şunu biliyorumki müşterilere ne zaman çok fazla bilgi gönderdiğimde büyük bir çoğunluğunu okumazlar. Bir diğer seçenekse müşteri tamamen pro dışında bırakmak ve tamamen kendi bilgi ve izlenimlerinizle yol almak. Gerçekçi olmak gerekirse en doğrusu ikisinin ortası olacaktır.
Gücü Müşteriye Verin
Müşteriler hezaman gücü kaybetmeye başladığında odadan çıkıp gitmek isterler. Kontrol bende ve o bundan nefret ediyor ben neyi yanlış yapmış olarabilirim? Öncelikle ücretsiz çalışma konusunda ısrarlara mağruz kaldığınızda. İnsanlara özellikle müşterilere çalışmanız için para ödenmesi gerektiğini kanıtlamalısınız. Çünkü bağımsız çalışmak bu anlama gelir. Öncelikle bu düşünceden kurtulun. Müşterilerle kumar oynamayın aksi taktirde alacağınız ufak bir ön ücret yüzünden müşterilerinizi kaybedebilirsiniz. Şöyle düşünün hiç bir masrafınız olmayacak ama bir sürü müşteri kazanmış olacaksınız. Gücü müşteriye verin böylece kendini güvende hissetsin. Fakat bu güç kontrollü bir güç olmalı. Eski bir Sinbad filminde izlediğim gibi Allah a güvenin. Ama devenizi her zaman bağlayın.
Çeviren: Oğuzhan DEMİRER, İbrahim SARI